İŞTE KRİZİN TEĞET GEÇTİĞİ TÜRKiYE'NİN GERÇEKLERİ
TÜİK TÜRKİYE'NİN FAKiRLEŞTİĞİNİ İLK KEZ BELGELEDİ!
Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK, "2009 Yoksulluk Çalışması Sonuçlarını'' açıkladı. Raporda çok önemli veriler var. O kadar önemli ki, "kriz teğet geçti" cümlesiyle kafalarimizda şekillenen Türkiye'nin aslında krizin tam ortasında yaşadığı gerçeği ortaya çıkıyor. Gelin rakamlara biraz yakından bakalım ve anlama geldiğini irdelemeye çalışalım.
TÜiK'in araştırmasına göre, 2009 yılında Türkiye'de fertlerin yaklaşık yüzde 0,48'i yani 339 bin kişi sadece gıda harcamalarını içeren açlık sınırının altında yaşıyor. Yüzde 18,08'i yani 12 milyon 751 bin kişi gibi hiç de azımsanmayacak bir sayı ise gıda ve gıda dışı harcamaları içeren yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 2008 yılında bu oranlar yüzde 0,54 ve yüzde 17,11 olarak gerçekleşmişti. Yani giderek yoksullaşan bir Türkiye var karşımızda.
2009 yılında 4 kişilik hanenin aylık açlık sınırı 287 lira, aylık yoksulluk sınır ise 825 lira. Türkiye'de tam 818.000 kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor üstelik bu rakam bir önceki yıla göre %6,85 artmış. Durum vahim!
Türkiye için hayati önem taşıyan tarım sektörüne bir bakalım. Rakamlar 'tarımda sessiz sedasız devrim gerçekleştiriyoruz" diyen Tarım Bakanlığı'nin Türkiye'si ile çelişiyor. Türkiye bir tarım ülkesi. "Bereketli" Anadolu topraklarında yaşayanların teknolojik gelişime paralel olarak zenginleşmesi de son derece doğal bir beklenti olmalı. Gelin görün ki gerçekler hiç te öyle değil. Bunu ben değil yeni açıklanan rapor söylüyor.
Kırsal yerleşim yerlerinde yaşayanlar arasında 2008 yılında yüzde 34,62 olan yoksulluk oranı 2009 yılında yüzde 38,69'a yükselmiş. Yani insanlığın mutluluğu için var olan ekonomi, Anadolu topraklarında hiç de tıkır tıkır işlemiyor. Tam tersine eline çapa alanların, toprağını binbir emekle sulayanlarin hali iyilesmedigi gibi fakirlik salgın hastalık gibi yayılıyor. insanın rakamları incelerken dehşete kapılmaması mümkün değil. Düşünsenize tarımda çalışan kesim yüzde 40'a yakın oranda yoksullaşmış. Dünya ekonomilerini yerle bir eden global krizin Anadolu'ya teğet geçtiğini söylemek mümkün mu?
Rakamlar yeterince korkutucu ama raporun insanın tüylerini ürperten bir sonucu daha var ki, tehlikenin herbirimizin yani başında olduğu gerçeğini hatırlatıveriyor.
Yoksullaşan sadece işsizler, tarım emekçileri ya da eğitimsizler değil. Diplomalı, nitelikli bir iş sahibi çalışanların da 2009 yılında hayat standardı düşmüş. Onlar da fakirlesmisler. Yani elinde diplomasi, evini geçindirdigi iyi bir iş olan da yoksullaşıyor artık. Elinde zaten bir işi olup daha iyi bir alternatif arayanların umudu yok çünkü istihdam seçenekleri fazla değil. En güvenilir sektör bankacılıkta bile çarklar tersine döndü.
Bir işi ve düzenli bir geliri olan çok sayıda insan yaşam starndardini yükseltmek için zam isteğini aklına bile getirmek istemiyor çünkü gidecek yeri yok. Kimse kafasını dışarı çıkarıp yeni bir iş aramaya cesaret bile demeyecek durumda. Herkes elindekini korumaya çalışıyor. Bunu gören işveren de ücret artışına yanaşmıyor.
Bu çarpık yapı zengini daha zengin yaparken dar bir azınlığın dışında kalan herkesi daha da yoksullastiriyor. Ortaya çıkan tablonun en korkutucu yani da bu! Yoksullaşma oranındaki bu sıçrama 2003 yılından beri ilk kez yaşanıyor. İşi olan, üretime katılan, ekonominin çarklarını en yüksek düzeyde döndürenin fakirleşmesi öyle azımsanacak bir olay değil çünkü bu sonuç, Türkiye'de birşeylerin değiştiğini anlatıyor bize. Dengelerin bozulduğunu, iyimser tablo çizenlerin yanıldığını gösteriyor. Bu araştırma 8 yıldan bu yana ilk kez Türk halkının yoksullaştığını belgeliyor!
Oysa o müthiş krizin ardından Türkiye topralanmaya başlamıştı, ekonomik göstergeler umulanın çok üzerinde bir hızla 2006 yılına kadar iyileşme göstermişti. Bugüne kadar hızı yavaşlasa da iyileşme sürdü. Ama şimdi çok farklı bir durum var. Yoksul aile sayısındaki artışın yüzde 11 oranında artması krizin 'teğet geçtiği' bir ülkede nasıl açıklanabilir? Dahası 3 yıllık iyileşme döneminde elde edilen kazanımların bir yılda yok olup gitmesi kırmızı alarm değil de nedir?
Beş ay sonra seçimler var. Aksi iddia edilse de Türkiye'de işler iyi gitmiyor. Halkın öncelikli beklentisi iş. Türkiye zenginleşirken halk bu zenginlesmeden pay alamıyor. Muhalefet bu gerçeği halka iyi anlatırsa seçimlerde bambaşka bir tablo ortaya çıkabilir. TÜİK'in raporunu iyi kavrayıp gerçekleri seçmene anlatan bu seçimden zaferle çıkar!
Önemli olan değişimin dinamiklerini yakalayabilmek!
Sandığın gücünü kimse küçümsemesin! Tablo ortada...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder