BIR AFRIKA GUNLUGU
Afrika yolculuklari her zaman heyecan uyandirir icimde. Gozunuzu kapatip hayal dunyasina teslim ettiginizde ruhunuzu, savanlarin ucsuz bucaksiz dunyasinda ozgurce dolasan yaban hayvanlarinin golgesi beliriverir hemen...Akasya agaclarinin mavi gokyuzune uzandigi o farkli diyarlarda hersey baskalasir. Sanki yabanci bir gezegene dusmussunuz de , kimse gelmeden goreceginiz herseyi gormeye calisiyormussunuz gibi bir his uyanir icinizde. Afrika farklidir. Bu topraklara bir kez ayak bastiniz mi artik bir daha geri donus olmaz. Tum benliginizle baglanirsiniz killi topraklarin diyarina. Muzik yureginizde calmaya baslar, size uzanan dost elini geri cevirmeniz imkansizdir artik. Materyalist gerceklerin uzerine kurdugumuz o kurgulanmis yasamlar bir anda kiymetini yitirir. Akasya agaclarinin golgesinde baslayan kesif meraki sarmalar sizi. Atilan her adim yeni dunyanin renkli pencererine ulasir, her nefes yabanin cagrisi icin dogar. Yeter ki bilinmeyenin o gizemli cagrisina kulak vermeye ikna edin kendinizi. Bir anda hayatiniz degisir, bilinen tum gercekler baska gerceklere donusur, savanin gucu ele gecirir ruhunuzu. Afrika tum gorkemiyle yanibasinizda beliriverir.
Yillarca ayni tatillerin konforlu siginagina mahkum ettik kendimizi. Ege'nin, Akdeniz'in o muhtesem kumsallarinda yeniye dair herseyi unutup birbirinin benzeri tatillar yaptik. Icimizdeki kasifleri kimi zaman mecburiyetten , kimi zaman da aliskanliktan hemen olduruverdik. Oysa dunya bir oyun bahcesi. Yeni olani kesfettikce daha da eglenceli bir oyun bahcesi.bu Keyiften mahrum ettik kendimizi. Ayni sokaklarda yuruduk, ayni denizlerde kulac attik. Ayni garson karsiladi bizi, her sene ayni baligi yedik. Macerayi cikarip attik hayatimizdan, ezberlenmis bir konforun serin ruzgarinda sallandik. Yolculuklarin bilinmezligine acilan tedirginlik kapilarini muhurledik. Heyecan ucup giiti hayatimizdan. Farketmedik. Seruven kayboldu ruhumuzda, hissetmedik. Mutlu oldugumuzu sandik, uyanmadik...
Telefonun ucundaki ses yeni bir kesif diyarindan soz ederken kararimi vermistim bile. Bati Afrika ismini duyar duymaz bavuluma neler koyacagimi coktan hesaplamistim. Daha once aklima hic gelmeyen bir ulkeye gitme sansini heba etmeme imkan yoktu. Ustelik THY'nin son yillardaki buyume stratejisi sayesinde Atlas okyanusunun kiyisindaki Gana'ya direkt ucacaktim. Ertesi gun havaalaninda bulustugumuzda herkesin icinde tarifi imkansiz bir heyecan vardi. Afrika'nin bati ucundaki bu kucuk ulkeye seyahat icin bavul toplayanlarin aklindaki sorular birbirinden farkliydi. Kimi hastalik olup olmadigini merak ediyor, kimi yemekler yuzunden endiseleniyordu. Grubumuzda daha once hic Afrika'ya gitmemis olanlarin derdi ise guvenlikti.
"Gece sokaga cikmak tehlikeliymis, acaba dogru mu?
"Evet bazi Afrika ulkelerinde silahli gangsterler dolasiyormus"
'Yok canim. O kadar degil. Dunyanin her yerinde tehlikeli yerler vardir, abartmayalim"
"Biz yine de dikkati elde birakmayalim..."
Tum bu konusmalar kulagimda yankilanirken defalarca Afrika'ya giden ben sessiz bir tebessumle Bati Afrika'nin bu kucuk ulkesini hayal etmeye calisiyordum. Insan bilmedigi seyden korkuyor. Korku yuzunden de hayatini monotonlugun guvenli duvarlarina hapsediyor. Benim icin merak duygusu yasam kaynagi oysa. Merak etmeden yasayan yarim yasar gibi gelir bana. Konusmalar kalabaliklasirken aklimda tek soru vardi. " Insanlik ayibi koleligin basladigi bu topraklarda hayat nasil acaba?.."
Pasaport islemlerini yaptirip kontrolden bir an once gectim. Atlas okyanusunun kiyiya vuran dev dalgalarinin cagrisi icimde cigliga donusmustu bile. Kalabalik alanda insanlar siluetler halinde oradan oraya kosusurken bir an gozlerimi kapatip Afrika'yi dusundum. Cilgin Istanbul trafigi aksam saatlerinde cok ofkelendirmisti, oysa simdi su saatlerde Afrika'nin o fakir ama nese dolu koylerinde cocuklar oynasiyordu. O koca havaalani bir yabanciya donustu gozumde, insanlarin ugultusu iyice azaldi. Kulaklarim okyanus sesinden baska bir sese izin vermiyordu artik.
Kafamin icinde bana turlu oyun oynayan dusuncelerle pencere kenarindaki derin koltuga yayildim. Soguk bir su icip pencereye yaslandim. Bavullarin yuklenisini seyrederken gozumu actgimda baska bir kitada olacagimi dusunup kendimi uykunun kucagina birakiverdim...
Muthis filmler ve enfes yemeklerle gecen 8 saatlik yolculugun sonunda Gana'nin baskenti Accra'ya nihayet indik. Ucak terminale dogru ilerlerken Afrika gokyuzunu suzuyor, alanin icinde gorevini yapanlari pur dikkat izliyordum. Gozum bir an karsimda duran ekrana takildi. Istanbul'dan kalkan ucagin katettigi mesafeyi gosteriyordu. Koca bir kitayi gecmistim. Birden urperdim. Dudaklarimdan 'dunyanin ta obur ucundayim' cumlesi dokuluverdi...
Otele ulastigimizda gece yarisiydi. Gece karanligina ve lobideki mahseri kalabaliga ragmen oteli hemen sevdim. Bati Afrika'ya ozgu sicak dokunuslarla dekore edilen otel sicakligiyla insani hemen sariyor. Istanbul'da hayal ettigim okyanus dalgalarinin lobiye kadar uzanmasi ise benim icim muazzam bir surpriz oldu. Suyun sesini takip ederek verandaya ciktigimda gordugum manzara karsisinda adeta buyulendim. Insan cok yer gezer, her yer kendince guzeldir ama insani bir anda carpan manzaralar vardir ya iste onlar unutulmaz. Onumde uzayip giden Atlas okyanusu, ucsuz bucaksiz bir kumsal, kokonat agaclarinin arasindan beni selamlayan dolunay. Hayatimda hic bu kadar aydinlik gece gordugumu hatirlamiyorum. Odami bulup soguk bir dus aldiktan sonra balkona ciktigimda ayni manzara beni bekliyordu. Bir an durdum. Hicbirsey dusunmeden etrafi seyrettim bir sure. Icimde yine ayni ses ciglik atiyor: " Ben Afrika'yim! "
Gana'nin baskenti Akra 2 milyonluk kucuk bir sehir. Ertesi gun aldigim tur bu yuzden kisa surdu ama bu Akra'nin ilginc bir baskent olmadigi anlamina gelmiyor. Herseyden once kentte nereye donseniz Atlas Okyanusu insanin kucagina dusuyor. Modern binalarin yaninda gecekondular var. Fakirlik hemen hissediliyor ama Bati Afrika'nin en guvenli baskenti oldugu konusunda herkez agiz birligi icinde. Zaten insanlar o kadar guleryuzlu ve dost canlisi ki tedirginlik duymaya gerek kalmiyor. Sicak havanin iyice keyfe burundurdugu iyi niyetli insanlarin arasinda dolasirken aklima gelen son sey kotuluk. Sehir merkezinin en onemli yeri Makola Carsisi gunun her saati kalabalik. Tam bir Afrika fotografi var burada. Yuklerini basinin uzerinde tasiyan cilekes Afrika kadinlari gulumseyerek birseyler satmaya calisiyor. Cocuklar yerlerde kendi masal dunyalarina dalip gitmisken fotograflarini cekmeye calisan turist gruplarini merakli gozlerle inceliyor. Bir sokak kopegi nasil olduysa kemik bulmus , halinden ziyadesiyle memnun. Yaslilar birer sandalye cekmis hayatin akisini izlerken keyifle cigaralarini tutturuyor. Mahseri bir kalabalik var burada ama ruhum vahsi yorgunlugun pencesinden cok uzakta. Bir masal diyarininkapi bekcisiyim sanki. Daha degisik olani ararken gozlerim, uzaklardan gelen muzik seslerine teslim oluyor kulaklarim. Bu kadar fakir insanlarin arasinda neden herkesi zengin goruyorum ben? Elimi tutmak icin uzaklardan nefes nefese kosarak yanima gelen cocuklari icimdeki varligini bile unuttugum muthis bir sefkatle bagrima basiyorum. Mutluyum burada. Gozlerimi cevirip ufuklara uzaniyorum. Afrika o kalabaligin ortasinda yine buyuyuor icimde. Derken bir cenaze evine geliyoruz. Herkes mutlu. Tabaklarda yemekler havalarda sahibine ulasirken dansedenler sariyor etrafimi. Tuhaf bir an. Cenaze cikmis bu evden Neden boyle dansedip , sarkilar soyleniyor? Yaniti o yasli, eli boyali, bilge yuzlu teyze veriyor.
"94 yasina kadar yasadi. Uzun omrunu kutluyoruz!"
Olum hayatin bir parcasi onlara gore ve her dogal sey gibi o da gulumseyerek karsilaniyor. Cenazeden sonra tum koye yemek dagitiliyor. Olen kisinin sevdigi yiyecek ve icecekler ikram ediliyor. Olume olan bu bakislari el santlarina da yansimis. Bir tabutlari var ki apayri bir hikaye. Tabutlar bazen bir sise veya ayakkabi ya da bir yengec seklinde olabiliyor. Muthis bir boyama teknigiyle sanat eseri gibi duruyor her biri. Gana'ya yolu dusenlerin bir cenazeyi mutlaka gormesi lazim, hayata karsi bakis acisini degistirecek kadar onemli bir deneyim. Ya da ben oyle hissettim.
Verdim bende dansin ritmine kendimi. Dakikalarca Afrikali dostlarla dans ettim. Hayati kutlamak icin, arkasinda mutlu kalabalikla bu dunyayi terkeden Akrali amca icin.
Akra'da Ulusal Muze mutlaka gorulmeli. Gana kulturune ait ne varsa bu muzede. Koleligin tarihi ile ilgili insani sarsan gercekler burada anlatiliyor. El sanatlari Gana'da cok gelismis. Bircok Afrika ulkesine gittim ama buradaki kadar iyi el isciligini hicbiryerde gormedim. Sokak saticilarindan cok iyi islenmis el urunlerini alabilirsiniz ama asil Sanat Merkezi'ne gidin derim ben. Unutulmaz el isciligi var. Yagliboya tablodan tutun da, bronz heykellere kadar hersey muthis bir zerafetle yapilmis. Bunlarin yapanlarin hicbiri belki hayatinda okula bile gitmemis ama insan dehasinin ete kemige burundugu yer okul degil ki. Alin terinin kendisi. Fiyatlar biraz pahali olsa da el emeginin fiyati olamaz bana gore. Pazarlik bile yapmaya utandim. Sanatcisina saygisizlik gibi geldi bana.
Kentin en guzel tarafi her tarafinin sahillerle dolu olmasi. Labadi, Coco ve Bojo sahilleri el degmemis guzellikleri ile siirden bir dunyanin pencereleri gibi. Bu sahiller sayesinde gun boyunca cennetteymis hissi yasiyor insan.Bir yandan da tatli tatli okyanus ruzgari sokuluveriyor ansizin. Garip bir urpertiyle gokyuzune uzaniyor gozlerim. Gokyuzunun mavisini seyretmek ne kadar guzelse kara gozlerle bulusmak da bir o kadar guzel. Seker istiyor o gozler hep...Alismislar. Benim gokyuzune uzanan kafama aldimadan sekerlerini istiyorlar. Maviyle siyahin o enfes bulusmasi gerceklesiyor o an. Bana merakla bakan o kara gozlerin elleri sekerle dolunca aramizda sevgi iliskisi doguyor bu kez. Bir dakika, bir saniye ya da bir anligina...
Gana'da toplam 47 yerel dil var. Ingilizce yerel dil ve egitim dili de Ingilizce. Ashanti'ler en kalabalik kabilesi. Bati Afrika'daki nadir anaerkil kabilelerden. Cocuklar annenin soyadini aliyor cunku bir cocugum babasinin kim oldugu her zaman belli degil ama anne kesinlikle belli. Kadin kocasinin ailesinden hicbir mulkten hak iddia edemiyor bunun sebebi mulkun zaten kocasinin annesine ait olmasi. Ganalilar icin toplumsal degerler cok onemli, yaslilara buyuk bir saygi var. Herkes toplumda saygili ve agirbasli davranmak zorunda. Zaten bu gittigimiz her yerde belirgin. Kimse rahatsiz etmiyor, sokak saticilari cekistirmiyor. Istemedigimizi soyleyince sessizce uzaklasiyorlar. Guleryuzlu ve kibarlar. Sessizlik Gana'da bir iletisim araci. Bir soru karsisinda rahatsiz hisseden biri cevap vermeyip sessiz kalmayi tercih ediyor cunku karsisindakinin kalbini kirmak istemiyor.
Gana'nin Atlantik sahili, Avrupali istilacilarin insa ettigi eski kulelerle dolu. Bu kuleler ilk basta ihrac mallarini depolamak icin kullaniliyormus. Sonra kole ticareti baslayinca cogu zindana cevrilmis. Cape Coast sahil kulesi cok etkileyici. Buraya cok yakin bir kale var. Adi El Mina kalesi. Kale sakin bir balikci kasabasinda. Gorunurde hersey insan gozunu comertce doyuracak kadar guzel. Sahil boyunca balikcilar, el yapimi renkli kayiklar, kumsalda neseyle top oynayan cocuklar, kalabalik pazar yerleri... Beyaz duvarlariyla karsidan dikkatimi ceken bu kalenin karanlik bir hikayesi var. St. George Kalesi 1400'lerde Portekizlilerin insa ettigi muazzam bir yapi. Once ticaret icin kullanilmis ama sonra kolelik baslayinca zindan olarak kullanilmis. Yapinin kapisindan iceri girerken bir an tereddut ettim. Boyunlarindan, ayaklarindan zincirlerle baglanan insan cigliklarini duydum sanki. Insanin insana eziyetinin derin kokusu yayilmis etrafa. Koridorlari asip zindanlara ilerlerken zaman tunelinden gecer gibiydim. Bir zindanin icine girdim. Elimi sicaktan nemlenmis, kuflu duvara surdugum ani nefes aldigim surece unutamayacagim. Kana bulanmis bir tarihin tanigiydi dokundugum o soguk duvar. Vicdanimin sizladigini hissettim. O karanlik dehlizlerden kosar adimlarla aydinliga cikinca derin bir nefes alip etrafi seyrettim bir sure. Asagida atalarinin can verdigi duvarlarin yanibasinda futbol oynayan nese dolu cocuklarin kahkahalarini dinledim. Yuzumu yakan Afrika gunesi yasadigim o anla tam bir tezat olusturuyordu. Merdivenlerden cikip manzaranin guzelligini seyrettim bir sure. Ozgurluk bambaska bir anlam kazaniyor o an.
Afrika yesili sever. Toprak comerttir. Doyumsuz duygular yasatir insana. Kakum Ulusal Parki Gana'nin guneyinde tropikal bir yagmur ormani. Orman filleri ve bizonlari ile 40 tur memeli burada yasiyor.Yerden 30 metre yuksekte yapilan dogal ahsap kopruleri gecerken yuzlerce tur kusun sarkilari esliginde unutulmaz bir gun gecirdim. Yaklasik 400 metre uzunlugundaki kopruleri keci gibi tirmanirken asagiya bakmayi akliniza bile getirmeyin. Yaban yasamin guzelligini gormek isteyenler icin bu parka harika bir yer. Ustelik gecelemek isteyenlere kamp yerleri var. Fiyatlari cok ucuz. Mole Ulusal Parki da farkli hayvan turleri ile mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri. Ogrendigime gore leoparlarin yanin da aslanlar da parka yeni yerlestirilmis. Kacak avcilik yuzunden nesilleri tehlikede ya simdi bu yontemi uyguluyorlar.
Bu ulkede deniz mukemmel. Kilometrelerce uzanan bakir kumsallarda birkac turistten baska kimse yok. Ben kaldigim Labadi Beach Resort'da tertemiz kumsalin tadini iyi cikardim. Atlantik okyanusunun dev dalgalari ile saatlerce oynamak muthis keyifliydi. Ozellikle basken akra'nin 30 kilometre disindaki Kokborite sahilleri gormeye deger. Yesil doga masmavi bir denizle bulusuyor ve sanayi olmadigi icin de hala temiz, hala bakir. Usta baterist Tettey Addy'nin kurdugu Afrika Muzik ve Sanat Akademisi de burada.
Afrika zor bir kita. Insanin aklinin alamayacagi kadar acitici bir yoksulluk var. Perisan yasamlarin, yasama siki sikiya tutunan cocuklarin topraklari. Onu vahsice somurenler beyz kolali carsaflarinda, mutluluk iksiriyle tutsulenmis odalarinda rahat uyurken onlar bir dilim ekmege muhtac. Olsun . Yasiyorlar. Gulen gozleri ile yasadigimiz dunyaya renk katiyorlar. Afrika olmadan bir yasam dusunemem artik. O cocuklarin elini tutmadan gulemem. Muhtesem dogasiyla, yaban hayatiyla, danseden kadinlariyla, heryerden daha sari gunesiyle, atlas goguyle... Bir bebek kadar masum, bir yasemin kadar narin. Gidin tanisin onunla. Yasam boyu surecek askin ilk adimlarini atin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder