19 Eylül 2010 Pazar

BÜYÜK GÖÇ VE MASAİ'NİN KARANLIK SIRRI

Kenya hayvan cesitlligi bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biri. Bu yüzden safari tutkunları her yıl Doğu Afrika'nIn bu muhteşem ülkesine akın ediyor. Ben de sırt çantama ihtiyacım olacak ne varsa yükleyip ünlü Masai Mara düzlüklerine doğru yola çıktım.

Turistler için özel olarak tasarlanan Toyota Land Cruiser araçları ile bu macera çok eğlenceli hale geliyor. Başkent Nairobi'den yaklaşık 5 saatlik bir yolculukla ülkenin en büyük doğal parkına ulaştık. Yol boyunca gördüğüm güzellik büyüleyici. Tabiatın insan ruhunda verdiği hazzı yüreğimin derinliklerinde hisssediyorum.

Kenya'yi kurak bir Afrika ülkesi sananlar fena halde yanılır. Ekvator çizgisinin hemen yaşı başındaki savanlarin ülkesi her daim yeşil doğa örtüsü ile şaşırtıyor herkesi. Seyahatimiz boyunca sadece Narok adında bir kasabada mola verdik. Kenya'nIn cesareti ile nam salmış Masai kabilesi burada. Pazar meydanında alışveriş yaparken Masaileri görmek biraz tuhaf. Bu avcı yerlilerin kredi kartıyla alışveriş yapmaları dünyanın ne kadar küreselleştiğini de kanıtlıyor bir bakıma.

Arabamız Masai Mara düzlüklerine girdiği anda İmpalalar bizi karşılıyor. Sayıları o kadar çok ki. Zebralar biraz ileride sürüler halinde sessizce otluyor. Biraz tedirginler. Otlakların arasından ilerleyince yavrularını akşam gezintisine çıkarmış fil ailesini görüp heyecanlanıyoruz.Manzara nefes kesici. Savanin sessizliginde kimse konusamiyor. Nefis hava, mavi gökyüzünün yarattığı görsel şöleni tamamlıyor. Öylece geziniyoruz bir süre. Her yerden çıkan farklı bir hayvan meraklı bakışlarla süzüyor bizi. Kimin kimi seyrettiği meçhul yani. Hepsi arabalara alışmış, hiç utangaç görünmüyorlar.

Tüm bu güzelliğe rağmen tuhaf birşeyler var. Gördüğüm her güzelliği fotograflayamaya çalışan elim gözlerimle çatışıyor sanki. Nedir bana bu kadar garip gelen şey?
Birden farkediyorum. Otlar yeşil değil. Genel bir yeşil görünüm var ama o muazzam vadiye sarı rengi hakim. Rehbere otların ilkbahar mevsiminde neden bu renk olduğunu sorduğumda ürkütücü bir yanıt veriyor bana.

"Son iki senedir neredeyse hiç yağmur yağmadı!"
"Peki bu kadar hayvan suyu nereden buluyor?"

Esas soru bu. Bu muhteşem güzelliğin altında karanlık bir gerçek var. Vadinin sırrı bu! Aslında neşe içinde otladigini sandığımız hayvanların çoğu yeterince iyi beslenemediği ve en kötüsü su içemediği için kitleler halinde ölüyor. Küresel ısınma dünyanın bu bölgesini kuraklığın kucağına itmiş.

Her sene Tanzanya'nin kurak Serengeti Vadisinden Kenya'nin lezzetli otlarının bol suyla beslendiği Masai Mara Parkı'na büyük göç başlar. Temmuz ayından Ekim'e kadar doğanın mucizelerinden birine tanık olur bu topraklar. 5 milyon hayvan hayatta kalabilmek için suya koşar.
Ama 2 senedir su yok. Son yirmi yılın en büyük kurakligiymis bu.

Antiloplar, zebralar, aslanlar, zürafalar... Hepsi...Teker teker ölüyor. Onca kuş, sürüngen tek damla su bulamıyor.
Küresel ısınma pençesine almış hepsini bırakmıyor. insanlığın başka bir ayıbı ile karşı karşıyayız işte.
Safari'nin ruhumda yarattığı mutluluk dalgası yüreğimde beliren acıyla bir anda dağıldı.

Rehber anlattıkça felaketin boyutu daha da derinleşiyor.

"Yaban hayvanlar ölüyor ama asıl tehlike başka. Her tarafta büyükbaş hayvan ölüleri var. Yerliler elindeki herşeyi satıyor. Herkes bir avuç yiyecek peşinde..."
Vadinin en karanlık sırrı da bu. Insanlar ölüyor.
Somali, Kenya, Tanzanya ve Etiyopya'da yerlilerin sürüleri susuzluktan olduğu için de 11 milyon insan açlık tehlikesi ile karşı karşıya.
Kenya'da çiftçileri vuran başka bir etken de zengin ülkelerin tarım subvansuyonuymus. Hiçbiri rekabet edemez hale gelmiş. Yani sömürü devam ediyor. Hatta yok ediyor.

Araba uzaklaşırken artık doğal olmadığını anladığım sararan otlara bakıp yaşam savaşı veren onca hayvanı düşünüyorum... Artık buraların güzelliği bana tat vermiyor. Bir yavru fil yanımızdan geçiyor. O kadar sevimli ki... Ne kadar yaşayacak, bilemiyorum...

Otele döndüğümüzde duyduklarından sonra kimse açık büfeye dokunmuyor bile.
En azından bir geceliğine... Ya sonra?


NOTLAR

1.
Dünya Bankası’na göre küresel ısınmaya neden olan gazların yüzde 64’ü zengin ülkelerden kaynaklanıyor. Bu ülkeler zararın ise yüzde 20’sini karşılıyor. İklim değişikliğinin en fazla vuracağı bölgeler ise yoksul ülkeler
2.Dünya Bankası'nin Kenya yetkilisi Johannes Zutt'un çağrısı tüm dünyaya.
"Küresel ısınmanın da etkisiyle geçtiğimiz yıllarda kuraklık arttı. Bunun etkilerini görmemek mümkün değil. Kenya'da su olmadığı için gıda ve elektrikten de yoksunuz. Çünkü hepsi yeterli yağış düşmesine bağlı…"
3.
Dünya Bankası'nin tahminlerine göre, gelişmiş ülkelerin küresel ısınma nedeniyle oluşan masrafların yüzde 80'ini karşılaması gerekiyor. Aksi takdirde hava sıcaklığının ortalama iki derece artması, üretimde yüzde beş oranında bir düşüşe neden olacak. Zutt sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu özellikle fakir halkı etkileyecek. Mahsul olmadan hayatta kalmaları mümkün değil. Kıtlık zamanlarından, yetersiz beslenmeden ve bu nedenle de hastalıkların artmasından endişeliyiz. Bunların hepsi küresel ısınmanın sonuçları..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder